Cinsel Taciz Suçu Nedir? (TCK m.105)
Cinsel taciz suçu, bir kimsenin diğer bir kimseyi cinsel amaçlarla sözlü, yazılı vs. araçlarla rahatsız etmesidir. Cinsel taciz suçundan bahsedilebilmesi için ilgili kişiye cinsel amaçlarla fiziki bir temasın olmaması gerekir. Fiziki temasın bulunması halinde cinsel taciz suçundan değil; cinsel saldırı, cinsel istismar veya reşit olmayanla cinsel ilişkiye girme suçundan bahsedilebilecektir. Örneğin, bir kimsenin sosyal medya üzerinden bir başka kimseye öpücük göndermesi cinsel taciz suçunu oluşturur. Cinsel Taciz suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 105. maddesinde düzenlenmiştir.
“Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde taciz; “tedirgin etme, rahatsız etme veya sıkıntı verme” şeklinde tanımlanmıştır. Madde gerekçesinde, “cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesi” şeklinde tanımlanmış olan cinsel taciz eyleminin ne tür davranışlarla gerçekleştirilebileceği hususunda kanunda bir açıklık bulunmamakla birlikte öğreti ve yargısal kararlarda, mağduru hedef almış, onun vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeksizin cinselliğine yönelen söz veya davranışlarla cinsel taciz suçunun işlenebileceği kabul edilmektedir.” (Yargıtay CGK., E. 2017/244 K. 2018/601 T. 4.12.2018)
Cinsel Taciz Suçunun Şartları Nelerdir? Nasıl İşlenir?
Somut olayda cinsel taciz suçunun oluştuğundan bahsedilebilmesi için ilk olarak; kişinin cinsel saiklerle, amaçlarla hareket etmesi gerekir. Eğer kişi cinsel taciz niteliğinde sayılabilecek bir davranışta bulunmuş ancak bu tutumu cinsel saiklerle yapmamışsa cinsel taciz suçundan bahsedilemeyecektir.
Cinsel taciz suçundan bahsedilmesi için diğer koşul; kişinin cinsel amaçlarla herhangi bir temas olmadan tacizde bulunması hususudur. Kişiye cinsel amaçlarla temasta bulunulduğu takdirde cinsel taciz suçundan bahsedilemez. Cinsel taciz suçunun faili erkek veya kadın olabilir. Bu bağlamda herkes bu suçun faili olabilir.
Cinsel taciz suçu kişinin yüzüne karşı işlenebileceği gibi mektup, telefon, mesaj, mail, sosyal medya platformları, çeşitli işaretler vs. ile de işlenebilir. Bu kapsamda somut olayda kişinin amacı ve davranışları detaylı olarak incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Örneğin; Bir kimsenin el hareketleriyle diğer bir kişiye bir şeyler anlatmasıyla cinsel taciz suçu işlenebilir. Ya da telefonla gizli numaradan birisini sürekli arayarak veya mesaj atarak cinsel içerikler içeren sözler söylemek cinsel taciz suçunu oluşturabilecektir.
“Öğreti ve yargısal kararlarda, bu suç mağduru hedef almış, vücut dokunulmazlığını ihlal etmeksizin, ancak cinselliğine yönelik söz söyleme, mesaj ya da mektup gönderme, el hareketi yapma, öpücük atma, cinsel ilişki teklif etme, cinsel organını gösterme gibi eylemlerle işlenebileceği kabul edilmektedir. Sanık tarafından cinsel amaçlı olarak mağdurun rahatsız edilmesi ve cinsel hürriyetinin ihlali söz konusudur.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/38673 K. 2017/9359 T. 20.9.2017)
“Katılanın aşamalardaki samimi anlatımları, savunma ile tanık beyanları nazara alındığında; sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik tarihlerde arkadaşlık kurmak istediği katılanın olumsuz yanıt vermesi üzerine ısrarlı şekilde arkadaşlık teklifini yinelemek, çiçek ve kolye vermeye çalışmak ve başkasına yar etmeyeceğini söylemek suretiyle taciz ettiği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, atılı suçtan dolayı eylemine uyan TCK’nın 105/1, 43/1. maddeleri gereğince mahkûmiyeti yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA oy çokluğuyla karar verildi.” (Yargıtay 14. CD., E. 2013/11172 K. 2015/7646 T. 24.6.2015)
Cinsel Taciz Suçu Şikayete Tabi Midir?
Cinsel taciz suçunun basit hali şikayete tabidir. Kişi kendisine karşı cinsel saiklerle sözler söyleyen kişiyi ve fiili öğrendiği tarihten itibaren altı ay içerisinde şikayette bulunmalıdır. Aksi halde şikayet hakkı düşecektir. Ancak nitelikli cinsel taciz suçu şikayete tabi değildir, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır. Buna göre; aynı işyerinde çalıştığı kişiye karşı cinsel taciz suçunun işlenmesi halinde söz konusu hukuka aykırı eylem şikayet aranmaksızın resen soruşturulacaktır.
“Sanığın yalnızca TCK.nın 105/1. maddesi kapsamında kalan cinsel taciz suçu açısından durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, zira anılan maddeden soruşturma ve kovuşturmasının şikâyete tâbi olduğu, mağdurenin ise 16 yaş içerisinde olduğu 05.10.2010 tarihli celsede, sanıktan şikâyetçi olmadığını bildirdiği, mağdurenin şikâyetçi olmadığını bildirdiği celsede 15 yaşını doldurmuş olması nedeniyle şahsa sıkı sıkıya bağlı şikâyet hakkının mağdureye ait olduğu, mağdurenin de sanıktan şikâyetçi olmadığı, ayrıca dosya kapsamında mağdurenin akıl hastalığı veya zayıflığı bulunduğuna veya kendisine karşı işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçların algılama yeteneğinin bulunmadığına dair bir belge veya iddianın bulunmadığı, mağdurenin cinsel taciz suçu açısından şikâyetten vazgeçmeye mümeyyiz olmadığına dair alınan raporda da mağdurenin kendisine karşı işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçların algılama yeteneğinin bulunmadığının belirtilmediği gibi olaydan sonra mağdurenin yaşadığı sıkıntılardan bahsedildiği, zira sosyo ekonomik durumuyla uyumlu giyindiği, yaşında gösterdiği, öz bakımının yerinde olduğu, göz teması kurarak konuştuğu, kognitif fonksiyonlarının yaşına uygun olduğu, affektifinin deprime olduğunun, psikiyatrik testlerde depresyon, anlık ve genel kaygı puanlarının yüksek olduğunun saptandığının belirtildiği, bu verilere göre mağdurenin şikâyetten vazgeçmeye mümeyyiz olmadığı sonucunu çıkarmanın mümkün olmadığı gözetilmeden, sanık hakkında cinsel taciz suçundan açılan kamu davasının şikâyet yokluğu nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 14. CD., E. 2012/9611 K. 2014/6389 T. 9.5.2014)
“Dosya kapsamı ve mahkemenin kabulüne göre; sanığın olay günü umumi yürüyüş yolunda beklediği sırada aynı yerde yürümekte olan müştekiye bakarak cinsel organı gösterip eliyle oynaması şeklindeki eyleminin, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 105. maddesindeki cinsel taciz suçuyla birlikte aynı Kanunun 225. maddesinde düzenlenen hayasızca hareketlerde bulunma suçunu oluşturduğu, fikri içtima kapsamında kalan cinsel taciz suçundan dolayı müştekinin şikâyetinden vazgeçmesi sebebiyle sanığın cinsel taciz suçundan cezalandırılmasının mümkün olmadığı, bu durumda sanığa 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmek suretiyle, doğrudan takibi gereken hayasızca hareketlerde bulunma suçundan ceza tayin edilmesi gerekirken, yazılı şekilde şikayetten vazgeçme nedeniyle cinsel taciz suçundan açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 14. CD., E. 2015/427 K. 2016/153 T. 12.1.2016)
Hangi Sözler Cinsel Taciz Sayılır?
“Mağdure Gamze’nin aşamalarda özünde değişmeyen istikrarlı anlatımları, olayın ortaya çıkış şekli ve intikal zamanı ile tüm dosya içeriğine göre, sanığın işyerinin önünden geçen mağdure …’ye “Hastayım bu maviliye” demek suretiyle cinsel taciz suçunu işlediği gözetilerek..” (Yargıtay 14. CD., E. 2014/8756 K. 2014/12978 T. 19.11.2014)
“Çok güzelsin, sana aşığım ben, arkadaşım ol başka bir şey istemiyorum, kendime arkadaş arıyorum, dertleşsek, seni tanımak istiyorum, sana istersen yeni hat almak isterim, sadece seni gördüm, hoşuma gittin, tanışmak isterim ” (Ankara BAM 17. Ceza Dairesi, 01.02.2017 tarihli ve 2016/284 E., 2017/159 K.)
“Olay günü …”in mağdureye hitaben ”Öpmeden seni bırakmam” şeklindeki sözlerinin TCK.nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilerek..” (Yargıtay 14. CD., E. 2014/2768 K. 2015/5163 T. 1.4.2015)
Cinsel Taciz Suçunun Cezası Nedir?
Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Ayrıca nitelikli cinsel taciz suçunun işlenmesi durumunda sanığın alabileceği ceza artacaktır.
Cinsel Taciz Suçunun Nitelikli Halleri
Cinsel taciz suçu;
a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
e) Teşhir suretiyle, işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
Tanışma İsteği, Evlenme Teklifi ve Beğeni İfadeleri ile Cinsel Taciz Suçu
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli ve 2014/669-68 sayılı kararında da belirtildiği üzere; cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmektir. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failin cinsel amaç gütmesi gerekmektedir. Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı belirlenirken sosyal hayatın gerekleri, tarafların konumları ile aralarındaki ilişki gözetilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallara uygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabul edilmelidir. Bununla birlikte evlenme veya arkadaşlık isteğinin iç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelen sözlerle gerçekleştirilmesi örneklerinde olduğu gibi kaba ve rahatsız edici bir üslupla yapılması, teklifin reddedilmesine karşın eylemin mağduru rahatsız edecek şekilde sürdürülmesi yahut mağdurun Medeni Kanun hükümlerine göre evlenme imkanı bulunmayan bir çocuk veya taraflardan birinin evli olması örneklerinde olduğu gibi evlilik veya arkadaşlık ilişkisinin önünde kanuni veya ahlaki engellerin bulunması durumlarında cinsel taciz suçunun oluşacağında hiçbir şüphe bulunmamaktadır.” (Yargıtay CGK., E. 2017/244 K. 2018/601 T. 4.12.2018)
“Daha önce aralarında duygusal bir ilişki bulunmayan şikâyetçi ve sanık arasındaki yaş farkı, sanığın medeni durumu ve taraflar arasındaki sosyal ilişki gözetildiğinde; sanığın şikâyetçiyi cinsel yönden ahlâk temizliğine aykırı olarak rahatsız edecek şekilde ilk aramasında hoşlandığını, sevdiğini ve kanının kaynadığını söylemesinin cinsel taciz suçunu oluşturduğu, bununla birlikte sanığın ikinci aramasını, aile içinde oluşan infialin önüne geçmek maksadıyla gerçekleştirdiği ve bu kapsamda sarf ettiği sözlerin cinsel amaç taşımadığı anlaşıldığından, sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnmeye konu kararının, sanığın zincirleme suç hükmü uygulanmaksızın cinsel taciz suçundan mahkumiyeti yerine, beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Somut olayımızda, olayın oluş şekli itibariyle sanık …’nın amacı müştekiyi ‘cinsel olarak taciz etmek’ değildir. Sadece sevgi ve duygu açıklaması olarak söz konusu konuşmaları yapmıştır. Sanığın evli olması ve yaş farkı nedeni ile ahlaken eleştirilebilir ise de cinsel amaçla hareket etmediğinden yüklenen suçun yasal unsurları oluşmamıştır. Bu nedenle direnme kararının bozulması yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum” açıklamasıyla, Çoğunluk görüşüne katılmayan Dört Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.” (Yargıtay CGK., E. 2017/244 K. 2018/601 T. 4.12.2018)
“Cinsel tacizin oluşması için fiilin cinsel yönden mağduru rahatsız edici boyuta ulaşması gerekir. Dolayısıyla cinsel amaç gütmeyen, içerik itibariyle cinsel mahiyet taşımayan arkadaşlık ve evlilik teklifleri ısrarcı nitelik taşısa da cinsel taciz suçunu oluşturmaz.” (CGK. 10/03/2015 tarih ve 2015/34. sayılı kararı)
“Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı belirlenirken sosyal hayatın gerekleri, failin sarf ettiği söz ve davranışların niteliği, gerçekleşme biçimi, tarafların konumları, aralarındaki ilişki ile eylemin gerçekleştiği tüm koşullar birlikte değerlendirilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallara uygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya nazikane beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabul edilmelidir. Çünkü bunlar bazen toplumun temelini oluşturan ailenin kurulmasına veya saygın bir arkadaşlığın oluşmasına da vesile olan, insani ilişkiler bağlamında gerçekleştirilen, cinsel özgürlüğü ihlal amacı taşımayan ve esasen buna elverişli de olmayan davranışlardır. Bununla birlikte evlenme veya arkadaşlık isteğinin iç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelen sözlerle gerçekleştirilmesi örneklerinde olduğu gibi kaba ve rahatsız edici bir üslupla yapılması, teklifin reddedilmesine karşın eylemin mağduru rahatsız edecek şekilde sürdürülmesi yahut mağdurun Medeni Kanun hükümlerine göre evlenme imkanı bulunmayan bir çocuk veya taraflardan birinin evli olması örneklerinde olduğu gibi evlilik veya arkadaşlık ilişkisinin önünde kanuni veya ahlaki engellerin bulunması durumlarında cinsel taciz suçunun oluşacağında hiç bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanığın katılan mağdurenin telefon numarasını inceleme dışı sanık …’den aldığı, arkadaşlık kurmak amacıyla 10.11.2012 tarihinde saat 12.35’te “Selam.”, 12.38’de “Ben de bilmiyorum, senin noyu kim atıyor sokaklara.”, 12.40’da “Üst üste iki gün numaranı bulunca tanımak istedim.”, 12.43’te “Aleyküm selam.”, 12.45’te “Düşmanın var mıydı hiç?”, 13.04’te “Cevap vermeyecek misin?” şeklinde yaklaşık yarım saatlik süre içinde 6 adet mesaj gönderdiği, saat 17.41’de attığı mesajın içeriğinin tespit edilemediği, katılan mağdurenin 12.11.2012 tarihinde savcılığa giderek şikâyetçi olduğu olayda; Sanığın katılan mağdureye gönderdiği mesajlarda cinselliğine yönelik rahatsız edici bir sözün sarf edilememesi ve süresi, içeriklerinden ilk 4 mesajın karşılıklı olduğunun anlaşılması, tarafların konumları, sanığın arkadaşlık kurma isteğini başka bir kaba veya rahatsız edici davranışla gerçekleştirdiğine ilişkin iddia veya kanıtın bulunmaması, tanışma ve arkadaşlık isteği mağdure tarafından kabul edilmeyen sanığın girişimine hemen son vermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığa atılı cinsel taciz suçunun unsurlarının oluşmadığının kabulü gerekir. Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı cinsel taciz suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.” (Yargıtay CGK., E. 2017/668 K. 2020/141 T. 27.2.2020)
“Sanığın, katılanın işyerine iki kez çiçek gönderdiği ve alkollü olarak konuşmak için gittiğinin kabul edildiği somut olayda, sanığın eylemlerinin, TCK’nın 105. maddesinde düzenlenen, cinsel taciz suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılmaması, Kanuna aykırı ve Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine oy çokluğuyla karar verildi.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/38673 K. 2017/9359 T. 20.9.2017)
Telefonla Defalarca Arama, Mesaj Atma ve Cinsel Taciz Suçu
“Sanığın, mağdureyi cep telefonundan arayıp cinsel taciz içerikli sözler söyledikten sonra, değişik zamanlarda birden fazla telefonla aramaktan ibaret eylemlerinin zincirleme olarak cinsel taciz suçu kapsamında kaldığı, TCK.nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun, bu olayda cinsel taciz suçunun unsuru olduğu gözetilmeden, ayrıca sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan da mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı, sanık ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 14. CD., E. 2012/11646 K. 2014/973 T. 28.1.2014)
“Yargıtay 4. CD 2014/35860 – 2015/24621 sayılı kararında “..Sanığın, kendisi ile aynı işyerinde çalışan katılanın, istemediğini ve kabul etmediğini belirtmesine rağmen, ısrarla evlenme teklif etmesi, aşık olduğunu ve sevdiğini söylemesi, bunu da facebooktan mesaj göndermek, not iletmek ve arabasına çiçek koymak şeklinde aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanarak icra etmesi karşısında, eylemlerinin TCK’nın 105/1-2, 43, maddelerinde tanımlanan zincirleme cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından mahkumiyet kararı verilmesi …” bozma nedeni yapılmıştır.
Sanık müşteki ile aralarında herhangi bir bağ, tanışıklık olmamasına rağmen özellikle geceleri ilerleyen saatlerde müştekiye mesajlar atmakta , mesaj içeriklerinde de kendisini sevdiğini, görüşmek istediğini beyan etmektedir. Görüldüğü gibi sanık müşteki ile tanışıp arkadaş olup görüşmek istemektedir. Eylemi ve kastı müştekiyi cinsel tacize yöneliktir. Bu eylemde aynı zamanda kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşmayacağı ve TCK. 44. maddesi gereğince daha ağır olan suçun oluşacağından 123. maddesi gereğince de mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırıdır.” (Antalya BAM, 8. CD., E. 2017/813 K. 2019/438 T. 6.2.2019)
Cinsel Saldırı ve Cinsel Taciz Suçu
“Oluş ve kabule göre, sanık …’ın, işyerinde çalıştırdığı mağdurenin yanağından makas alma şeklinde bedensel temas içeren eyleminin TCK.nın 102/1 ve 102/3-b maddelerinde düzenlenen hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu halde, yanlış değerlendirme ile cinsel taciz suçundan yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı; sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün ceza miktarı yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydı ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nun 321 ve 326. maddeleri gereğince BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 14. CD., E. 2012/15002 K. 2013/8883 T. 10.9.2013)
Cinsel Taciz ve Hayasızca Hareket Suçu
“Dosya kapsamı ve mahkemenin kabulüne göre; sanığın alenî olan evin camının önünden mağdurelerin vücut dokunulmazlıklarını ihlâl etmeksizin cinsel organını gösterme şeklindeki bu tek eyleminin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 105. maddesindeki cinsel taciz suçuyla birlikte aynı Kanunun 225. maddesinde düzenlenen hayâsızca hareket suçunu oluşturduğu, ancak fikri içtima kapsamında kalan cinsel taciz suçundan dolayı mağdurelerin ve mağdurelerin anneleri olan müştekilerin şikâyetlerinden vazgeçtiklerini beyan etmeleri sebebiyle sanığın cinsel taciz suçundan cezalandırılmasının mümkün olmadığı, bu durumda sanığa 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmek suretiyle, doğrudan takibi gereken hayâsızca hareket suçundan ceza tayin edilmesi gerekirken, sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi. “ (Yargıtay 14. CD., E. 2012/7427 K. 2013/14058 T. 26.12.2013)
Somut Olayda Cinsel Taciz Suçunun Oluşup Oluşmadığı Hususunda Yargıtay Ölçütleri
“Sanık…ın, aynı binada oturan komşu olan ve aralarında daha önceye dayalı husumet bulunan katılana ait araca tekme atmak suretiyle zarar verdiği, ayrıca diğer sanık …’nin de katılana ait cep telefonunu arayarak “telefonunuzu internetten buldum, erkeklerle beraber oluyormuşsunuz” diyerek cinsel tacizde bulunduğu iddia olunan somut olayda, Sanığın tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmediğine yönelik istikrarlı savunması ve katılanın herhangi bir delile dayanmayan soyut suç isnadı karşısında, sanığın cinsel taciz suçundan cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA karar verilmiştir.” (Yargıtay 23. CD., E. 2016/7639 K. 2016/8604 T. 6.10.2016)
“Mağdurenin aşamalardaki anlatımı, Telekominikasyon Kurumunun iletişim tespit tutanakları ile tüm dosya kapsamından sanığın katılan Sedef’i aradığı sabit olmakla katılanın kendi onur ve namusunu ilgilendiren bir konuda sanığa iftira atması için geçerli sebep bulunmamakla, atılı suç sabit olduğundan sanığın TCK.nın 105/1. maddesi uyarınca zincirleme biçimde cinsel taciz suçundan cezalandırılması gerekirken, oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı biçimde TCK.nın 123. maddesi uyarınca kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 14. CD., E. 2011/11041 K. 2012/4965 T. 30.04.2012)
Av. Oktay Altunkaya