Hakaret Nedir?
Hakaret, kelime anlamı ile onur kırıcı, küçültücü söz veya davranış olarak tanımlanmıştır. Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden kişi örneğin; bir kimseye “Senin dolandırıcı olduğunu herkes biliyor, iki ayda tüm müşterilerini dolandırdın.” diyen kişi hakaret suçunu işlemiş olur. Ya da sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi; örneğin; “Sen bana hiçbir şey yapamazsın, sahtekâr köpek!” sözü sövmek suretiyle hakaret suçunu oluşturur. Hakaret suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Şerefe Karşı Suçlar” bölümünde m.125 ve devamında düzenlenmiştir.
Hakaret suçu uzlaştırmaya tabi suçlar kapsamındadır. Dolayısıyla soruşturma evresinde veya soruşturma evresinde uzlaştırma süreci gözden kaçırılmışsa kovuşturma evresinde söz konusu uyuşmazlık öncelikle uzlaştırma usulünün uygulanması gerekmektedir.
Hakaret Suçunda Şikayet Süresi Ne Kadardır?
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır. Bu sebeple mağdur; hakaret konusu fiili ve faili öğrendiği tarihten altı ay içerisinde şikayette bulunmalıdır. Aksi takdirde şikayet hakkı düşecektir. Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir. Hakaret suçlarına bakmakla görevli mahkemeler Asliye Ceza Mahkemeleridir.
Hangi Sözler Hakaret Suçunu Oluşturur?
Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre; “Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.” denilmektedir. Dolayısıyla hakaret suçuna vücut verecek sözlerin, davranışların, kelimelerin, hitapların vs. tek tek sayılması, belirlenmesi mümkün değildir. Bir fiilin hakaret sayılıp sayılmayacağı somut olay kapsamında özel olarak değerlendirilmelidir. Ancak genel çerçevede bir değerlendirme yapmamız gerekirse;
Bir kişinin onurunu, şerefini vs. rencide edecek şekilde somut bir fiil veya olgu isnadında bulunulması veya sövülmesi hakaret suçunu oluşturur. Örneğin; şerefsiz, sahtekar, hırsız, dolandırıcı, fahişe, hayvan, geri zekalı, salak, aptal, beyinsiz vs. sözler hakarettir. Ya da görme engelli birisine “kör”, kulağı duymayan birisine “sağır”, saçları dökülmüş olan birisine “kel” veya zihinsel engelli birisine “Allah’ın delisi” gibi hitaplar hakaret suçunu oluşturacaktır. Yine, sinkaflı kelimeler kullanmak da hakaret suçunu oluşturur.
Bir kişinin açıkça onurunu, şerefini veya saygınlığını rencide edecek şekilde somut bir fiil veya olgu isnadında bulunan birey bu somut isnadını ispat ederse hakaret suçunu işlemiş olmaz. Örneğin; bir kamu görevlisine “Sen … tarihinde rüşvet aldın” diyen bir kişi bu isnadını ispatlaması halinde hakaret suçunu işlemiş olmayacaktır. Ancak bir bireye “salak”, “gerizekalı”, “şerefsiz” gibi sözlerin ispatlanması gibi bir durum elbette söz konusu değildir. Bir suç işlediği iddiasıyla hakaret edilen kişi hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Hakaret fiilinin konusu suç teşkil etmiyorsa ispat istemi ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. Ayrıca ispat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde kişi hakaret suçunu işlemiş sayılır ve cezalandırılır. Örneğin; Daha önce bir olay kapsamında hırsızlık yapan kişi, hırsızlık suçunu işlediği anlaşılmış ve cezalandırılmışsa; bu kişiye “sen hırsızsın” demek hakaret suçunu oluşturacaktır.
Belirtmem gereken bir husus; bir kimseye “sen ilgili tarihte hırsızlık yaptın” denmesi üzerine bunun ispatı mümkündür ve ispatlanması halinde de kişi hakaret suçunu işlemiş olmaz. Fakat bir kimseye “sen hırsızsın” demek somut bir fiil isnadı olmaması sebebiyle ispatı mümkün değildir. Kişiye yönelik böyle genel, soyut anlamda bir sözün kullanılması sövme suretiyle hakaret suçuna vücut verecektir. Yine, hakaret içeren bir kelimenin bir kimseye yöneltilmeden söylenmesi halinde de başka bir suç olabilecekse de hakaret suçu işlenmiş olmaz. Örneğin; bir kimsenin caddede herhangi bir kimseyi kastetmeden “şerefsiz” diye bağırması hakaret suçunu oluşturmayacaktır.
Rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olan söz ve davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz. Somut olaya göre değişebilmekle birlikte örneğin; lan, yalaka, terbiyesiz, defol git, adamın asabını bozma, sen kimsin lan, ukalâ, basitsin gibi sözler kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğindedir ve hakaret suçunu oluşturmaz. Yargıtay, polis memuruna “sen kimsin, sen bana kimlik soramazsın, polis oldunuz Allah mı oldunuz” diyen kişinin sözünün kaba ve nezaket dışı davranış olduğunu ve hakaret suçunu oluşturmayacağını belirtmiştir. Yine doktora “sen nasıl doktorsun, işini yapsana” diyen bir kişinin sözlerinin hakaret suçunu oluşturmadığını belirten Yargıtay kararları da mevcuttur.
“Allah belanı versin”, “Allah seni kahretsin” gibi beddua içeren sözler hakaret suçunu oluşturmaz. Şikayet ve ihbar hakkı, eleştiri hakkı, iddia ve savunmanın dokunulmazlığı hakları kapsamında yapılan söz ve değerlendirmeler hakaret suçunu oluşturmaz. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.
Hakaret suçu, söz ve hitaplarla işlenebileceği gibi davranış, tutum, tavır hatta ihmali hareketlerle de işlenebilir. Örneğin; bir kimseye çeşitli el kol hareketleri yapmak, merhaba diyen birisinin elini sıkmamak gibi tutumlarda hakaret suçunu oluşturabilecektir.
Hakaret Suçunda Mağdurun Belirlenmesi
Hakaret fiilini oluşturan söz veya davranışın belirli bir kişiye yönelik olarak gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fiil herhangi bir kimseye yönelik olarak gerçekleştirilmemişse hakaret suçu işlenmiş olmaz. Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.
Telefon, Mesaj, Mail, Sosyal Medya vs. Araçlar Aracılığıyla Hakaret Suçu İşlenebilir Mi?
Günümüzde sosyal medya uygulamalarının kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte bu mecralarda söylenilen söz ve davranışların hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağı sıklıkla sorulmaktadır. Türk Ceza Kanununun 125. maddesinde “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. “ diyerek hakaret suçunun telefon, mesaj, mail, sosyal medya platformları vs. araçlar kullanılarak da oluşabileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla telefonda bir kişiye küfür eden kimse, sosyal medyada bir kimseye hakaret içerikli paylaşımlar yapan kişiler hakaret suçunu işlemiş olur. Hatta Yargıtay’ın Twitter’da hakaret içerikli bir paylaşımı retweet eden kimseninde hakaret suçunu işlediği yönünde kararları mevcuttur.
Kişinin Gıyabında (Yokluğunda) Hakaret Suçu İşlenmesi
Hakaret suçu kişinin yüzüne karşı işlenebileceği gibi ilgili kimsenin yokluğunda da işlenebilir. Ancak mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Yani kişi bu hakaret içerikli söz veya davranışlarını üç kişiye ulaştırmalıdır, bahsetmelidir. Örneğin; Bir kimsenin hırsız olduğunu belirterek beyanlarda bulunan kişi, bu beyanlarını üç arkadaşına da “x kişisi hırsızlık yapıyor” diye bahsederse, bu halde kişi hakaret suçu işlenmiş olacaktır.
Hakaret Suçunun Haksız Bir Fiile Tepki Olarak İşlenmesi ve Karşılıklı Hakaret
Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Hakaret Suçunun Basit Şekli ve Cezası
Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Hakaret Suçunun Nitelikli Halleri ve Cezası;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
Hakaret Eden Kişiye Tazminat Davası Açılabilir Mi?
Hukuki olarak hakaret suçunu oluşturmasa bile kendisine rahatsız edici, kaba veya nezaket dışı sözler söyleyen kişiye yönelik tazminat davası açılması mümkündür. Bu halde kişi kişilik haklarının ihlal edilmesi sebebiyle zararının giderilmesini isteyebilecektir.
Hakaret Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları
Beddua Niteliğindeki Sözler Hakaret Suçunu Oluşturmaz
“ Sanık … hakkında … ve … ye yönelik hakaret suçundan kurulan hükümlerin temyizinde; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanık …’ın söylediği iddia ve kabul edilen, “Allah belanı versin” şeklindeki beddua niteliğinde olan sözlerin, katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 4. CD., E. 2021/21554 K. 2021/19435 T. 15.6.2021)
Rahatsız Edici, Kaba ve Nezaket Dışı Sözler Hakaret Suçunu Oluşturmaz
“Somut olayda sanığın katılana hitaben; “lan” dediğinden bahisle hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, “lan” kelimesinin hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmeksizin, beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2018/7402 K. 2019/923 T. 9.1.2019)
“Somut uyuşmazlıkta; davacının davalı Şirkette beraber çalıştığı amiri Muharrem’e “yalancı” ve “yavşak” dediği, iş akdinin de bu sebeple feshedildiği sabittir. İşverenin bir işçisinin diğer bir işçiye sataşma-hakaret niteliğindeki bu sözleri dolayısıyla yaptığı fesih haklıdır. Halk arasında ”yavşak” tanımlamasının hakaret amacıyla kullanıldığı da açıktır. Bu tespit bağlamında, Mahkemenin ”yavşak” tanımlamasının salt sözlük anlamına dayanılarak hakaret olmadığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü hatalı olmakla birlikte.. ” (Yargıtay 9. HD., E. 2020/1848 K. 2020/7866 T. 15.9.2020)
“Bu açıklamalar ışığında, olay günü sanığın, mağdura yönelik söylediği “siz kim oluyorsunuz, ne geziyorsunuz burada, polis oldunuz, Allah mı oldunuz” şeklindeki kaba sözlerinin mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici nitelikte olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 4. CD., E. 2013/25972 K. 2014/32783 T. 12.11.2014)
“Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Olay günü sanığın, polis memuru olan şikâyetçiye yönelik “sen kimsin lan, sen beni sorgulayamazsın, trafik ekibini çağır gelsin” şeklindeki sözlerinin şikâyetçinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, kaba söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesine aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA karar verilmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/6864 K. 2015/11405 T. 18.11.2015)
“Somut olayda; sanığın 01/08/2013 tarihinde müştekiye yönelik “basitsin” şeklindeki sözünün, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp kaba söz niteliğinde olduğu; hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/38074 K. 2017/8480 T. 6.7.2017)
“Jandarma trafik tim komutanı olan sanığın, araçların trafik belgelerini kontrol ettikleri ve bir sürücü hakkında tutanak düzenledikleri sırada orada tesadüfen bulunan ve yapılan işleme itiraz eden Sinanlı Beldesi Belediye Başkanı olan katılanın bu müdahalesinin yersiz ve icapsız olduğu düşüncesiyle ona hitaben sarf ettiği, “ukalalık yapma” şeklindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ilgili belgeleri incelemediği ve yapılan işleme vakıf olmadığı düşünülen kişiye yönelik söylenen kaba söz ve davranış niteliğinde olduğu bu nedenle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 4. CD., E. 2013/1371 K. 2014/19078 T. 28.5.2014)
“Olay günü sanığın, şikayetçilere yönelik, “siz kim oluyorsunuz lan, benim dediğimi yapacaksınız, kendimi öldürtürüm ,başınıza bela açarım” şeklindeki sözlerinin şikayetçilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, kaba söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/6875 K. 2015/5345 T. 15.9.2015)
“Sanığın, suç tarihinde, denetim için gittiği Aile Sağlık Merkezinde tartıştığı katılan doktora hitaben söylediği “terbiyesiz” şeklindeki sözün katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri, kaba söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2016/5049 K. 2016/17322 T. 9.11.2016)
“Somut olayda; sanığın 15/11/2013 tarihinde müştekiye yönelik “adamın asabını bozma” şeklindeki sözlerinin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri ve kaba söz niteliğinde olduğu; hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/36026 K. 2017/7920 T. 15.6.2017)
“Sanıkların katılan hemşirelere söylediği kabul edilen “siz nasıl ebesiniz, neden doğum yaptırmıyorsunuz, sezeryan olmuyorsa normal doğum yaptırın, çocuğa bir şey olursa sizden bilirim” biçimindeki kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kaba söz ve hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden kaba söz ve hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/25706 K. 2016/12299 T. 2.6.2016)
“Sanığın, aşamalardaki savunmalarında, tartışma sırasında katılanın, oğluyla ilgili olarak, “ölürse ölsün şerefsiz” diye hakarette bulunması üzerine, kendisinin de katılana “şerefsiz” dediğini ileri sürmesi ve katılanın da yargılama aşamasında doğruladığı kolluk ifadesinde, “…bana şerefsiz demesi üzerine, ben de ona ‘sen şerefsizsin ağzını topla’ dedim…” şeklinde beyanda bulunması karşısında, sanık hakkında, TCK’nın 129/3. maddesinin uygulanma olanağının tartışılmaması, BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2015/31399 K. 2017/8154 T. 20.6.2017)
“5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır. Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. İnceleme konusu somut olayda; mahkemece, sanığın katılana hitaben söylediği “bundan sonra benim düşmanım başmüdürün yalakasısın” şeklindeki sözleri nedeniyle sanık hakkında hakaret suçundan mahkumiyet kararı verildiğinin anlaşılması karşısında; kaba söz niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.” (Yargıtay 4. CD., E. 2020/4001 K. 2021/153 T. 11.1.2021)
Karşılıklı Hakaret Halinde Hakaret Suçu
“Aralarında önceye dayalı husumet bulunan sanık … ile katılan … arasında yaşanan arbede esnasında, sanığın, katılana sinkaflı sözlerle küfür ettiği ve bu şekilde hakaret suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; sanığın katılana küfür etmesinden sonra, katılanın da sinkaflı sözlerle sanığa küfür ettiği anlaşıldığından karşılıklı hakaret nedeniyle verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.” (Yargıtay 15. CD., E. 2013/13722 K. 2014/2514 T. 12.2.2014)
Hakaret Suçunun Kişinin Yokluğunda İşlenmesi
“Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır. İnceleme konusu somut olayda; sanığın müştekinin teyzesi tarafından kullanılan telefona müştekinin gıyabında hakaret içeren mesajlar gönderdiği, müştekinin teyzesi tarafından bahse konu mesajların müştekiye gösterilmesi suretiyle müştekinin haberdar olarak şikâyetçi olduğu, yapılan yargılama neticesinde sanığın hakaret suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Hakaret suçunun huzurda işlenmesinin en tipik örneği, fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesidir. Fail, bu durumda hareketi doğrudan öğrenir. Suçun huzurda işlenmiş olması mutlaka fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz yüze olmasını gerektirmez. Şayet fail, fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hakaretinin mağdur tarafından da doğrudan algılanabileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda da suç huzurda işlenmiş sayılacaktır. Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. TCK’nın 125/2. maddesinde, “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup, telefon konuşması veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır. İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir. Şayet ileti mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira, fail mağdurun hakareti öğrenmesi kastıyla hareket etmemiştir. İleti yoluyla hakaretin, huzurda hakaret gibi cezalandırılabilmesi için sanığın iletilme kastı ile hareket etmesi gerekir. Sanığın, müştekinin gıyabında teyzesine ait telefona hakaret içerikli mesajlar gönderdiği, müştekinin teyzesinin müştekiye bahse konu mesajları göstermesi üzerine müştekinin mesajları öğrenerek şikayetçi olduğu, bu suretle sanığın iletme kastıyla hareket etmediği anlaşılmakla sanığın hakaret suçundan BERAATİ yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.” (Yargıtay 18. CD., E. 2019/6276 K. 2019/12396 T. 17.9.2019)
Sosyal Medyada Hakaret Suçunun İşlenmesi ile İlgili Yargıtay Kararı
“İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın @… isimli twitter hesabından müştekiye hakaret ettiği gerekçesi ile mahkûmiyet kararı verilmiş ise de, şikâyet konusu yazıların yazıldığı bahse konu hesabın sanığa ait olduğuna ilişkin mahkûmiyetine yeter kesin delil elde edilemediği, sanığın 17/01/2017 tarihli duruşmadaki savunmasında yer alan “… iddianamede belirtilen twitter paylaşım sitesinde benim tarafımdan kullanıldığı iddia edilen @… isimli adres benim değildir, benim sadece facebook sayfam vardır, muhtemelen bana karşı garezi olan kişilerce burada yayınladığım fotoğraflarım da kullanılmak suretiyle oluşturulan sahte twitter hesabında da paylaşılmak suretiyle atılı suçun benim tarafımdan işlendiği izlenimi verilmek istenmiştir, dosyada bulunan … isimli facebook sayfası ve görüntüleri ise bana aittir, suça konu twitter mesajının yayınlandığı adreste kullanılan profil resmi de facebook sayfasından kopyalanmıştır, sanırım bu profilde yer alan fotoğraf diğer sosyal medya hesapları üzerinden taranmak suretiyle facebook hesabıma ulaşılmıştır, kesinlikle mesajların benimle hiçbir alakası yoktur.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, Atılı hakaret suçunun işlendiği “www.twittter.com” isimli sitenin bağlı olduğu elektronik servis hizmetlerinin yurtdışı kaynaklı olduğundan ilgili internet sitesine erişimin sağlandığı IP adres kayıtlarının da yurtdışı kaynaklı sunucularda tutulduğu, somut olayda bahse konu “twitter” firmasının adresinin de Amerika Birleşik Devletlerinde bulunduğu, bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması ile Türkiye ile Amerika Birleşik Devletlerinin de taraf olduğu Siber Suçlar Sözleşmesinin ilgili maddeleri gereğince anılan hakaret eyleminin gerçekleştirildiği IP bilgilerinin tespitine yönelik olarak Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün 10/07/2013 tarihli ve 69/2 sayılı Uluslararası Ceza İstinabe ve Tebligat konulu genelgesi kapsamında herhangi bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında twitter hesabı üzerine yaptığı paylaşım nedeniyle hakaret suçundan dava açıldığı, sanığa ait facebook hesabı üzerinden yapılan inceleme neticesinde sanığa ulaşıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın bahse konu twitter hesabının kendisine ait olmadığına yönelik savunması karşısında, dosya arasında bulunan polis raporuna göre ilgili hesabın 8431 tweet attığı, 11.362 takipçisi olduğu, bu şartlarda sanığın iddia ettiği gibi hesabın sahte olmasının ve sanığın fotoğrafının diğer sosyal medya adreslerinden kopyalanarak alınmasının söz konusu olamayacağı, sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu sanığın eyleminin sübut bulduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır. Ceza Genel Kurulunun 25/10/1993 gün ve 260/281 sayılı kararında belirtildiği gibi, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.” (Yargıtay 18. CD., E. 2018/4381 K. 2019/1853 T. 22.1.2019)
Av. Oktay Altunkaya