Adli Kontrol Tedbiri Nedir? (CMK m.109 vd.)
Adli kontrol, ceza muhakemesinin etkin ve gereği gibi yapılabilmesi için genel olarak tutuklamaya alternatif olarak öngörülmüş bir koruma tedbiridir. Koruma tedbirleri suçun işlenmesinin ardından gündeme gelir ve adli makamlarca, daha etkin bir muhakeme yapılarak, hukuka uygun yol ve yöntemlerle maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla başvurulur. Ceza Muhakemesi Kanununun 109 ve devamı maddelerinde adli kontrol tedbirine ilişkin hükümler düzenlenmiştir.
Hangi Hallerde Adli Kontrol Tedbiri Kararı Verilebilir?
Soruşturma veya kovuşturma aşamasında adli kontrol kararı verilebilmesi için şu şartlar bulunmalıdır:
1-) Şüpheli veya sanık hakkında kuvvetli suç şüphesi olmalıdır. Kuvvetli şüphe; şüphelinin veya sanığın yüksek ihtimalle isnat edilen suç konusu fiili işlediğini gösteren şüphedir.
2-) Dosyada somut deliller mevcut bulunmalıdır. Delil, maddi vakıanın oluşuna ilişkin olarak değerlendirmelerde bulunulabilmesini sağlayan rasyonel, somut, ulaşılabilir ispat araçlarıdır. Kanunun ilgili bendindeki “somut delil” ifadesi ile; hakimin varsayımsal, genel geçer, ihtimali beyan ve delillere dayanarak adli kontrol kararı veremeyeceği anlaşılmaktadır.
3-) Bir tutuklama nedeni bulunmalıdır. Hukukumuzda kabul edilen tutuklama nedenleri şunlardır:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları; maddi vakıa ile ilgili delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ya da Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
c) CMK m.100/3 gereğince düzenlenen katalog suçlardan birisinin işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni varsayılabilir. Bu katalog suçlar şunlardır:
1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
İşkence (madde 94, 95)
Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
2) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
3) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
4) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
5) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
6) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
7) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
8) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
4-) Somut durumda adli kontrol tedbiri uygulaması ölçülü olmalı, tutuklama kararı verilmesi ise ölçülülük ilkesine aykırı olmalıdır.
Tutuklama Yasağı Öngörülen Hallerde Adli Kontrol Uygulanabilir Mi?
CMK m.100/4 uyarınca; adli para cezasını gerektiren suçlarda, vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenen suçlar hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda ve ÇKK m.21 kapsamında onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemeyeceği belirtilmiştir. Kanunda tutuklama yasağı öngörülen bu hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilecektir.
Adli Kontrol Yükümlülükleri Nelerdir?
Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) Konutunu terk etmemek.
k) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Adli Kontrol Altında Geçen Süre Verilecek Cezadan Mahsup Edilir Mi?
Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Ancak CMK m. 109/6 bağlamında;
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastanede yatarak tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek,
j) Konutunu terk etmemek, tedbirlerinde geçen sürenin cezadan mahsubu mümkündür. Ancak, (j) bendinde belirtilen konutunu terk etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır.
Adli Kontrol Kararını Kim Verir?
Soruşturma evresinde adli kontrol kararını Cumhuriyet savcısının talebi ile Sulh Ceza Hakimi verebilir. Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; tedbirin içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. Kovuşturma evresinde ise bu yetki ilgili mahkemededir.
Adli Kontrol Kararına İtiraz
Adlî kontrole ilişkin kararlara, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde itiraz edilebilir. İtiraz yetkili asliye ceza mahkemesine gönderilmek üzere kararı veren hakimliğe veya mahkemeye yapılır. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan makama gönderir.
Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.
Adli Kontrol Ne Zaman Başlar?
Öncelikle hakim veya mahkemece verilen adli kontrol kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Daha sonra kişi hakkında verilen karar denetlenmek üzere ilgili Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilir. Müdürlükçe şüpheli veya sanığa adli kontrol kararı tebliğ edilir. Tebliğdeki bilgiler doğrultusunda kişinin adli kontrol yükümlülüğü başlar.
Adli Kontrol En Fazla Ne Kadar Süre Uygulanabilir?
CMK m.110/A hükmüne göre; “Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez. Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır.” denmektedir.
Adli Kontrol Kararını Cumhuriyet Savcısı Kaldırabilir Mi?
TCK m. 103/3 gereğince; “Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır.” denmektedir. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının adli kontrol tedbirini resen sonlandırma yetkisi vardır. Ancak kovuşturma aşamasında bu yetki mahkemeye aittir.
Adli Kontrol Kararının Gözden Geçirilmesi Hakkında
Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından kanun hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
Adli Kontrol Kararına Uyulmazsa Ne Olur?
Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilecektir. Buna göre hakkında adli kontrol kararı verilen kişiler söz konusu karara uymalı, haklı mazeretlerinin olduğu hallerde mahkemeye başvurarak geçici muafiyet (izin) talebinde bulunmalıdır.
Av. Oktay Altunkaya