Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (Takipsizlik-KYOK) Nedir?

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (Takipsizlik – KYOK) 

Şüpheli hakkında başlatılan ve yürütülen soruşturma evresinin sonucunda Cumhuriyet savcısı kamu davası açılabilmesi için gerekli olan yeterli şüphenin bulunmaması, söz konusu fiilin suç olmaması, gerçekleştirilen suç konusu eylemin şüpheli tarafından gerçekleştirilmemesi veya kanunda belirtilen diğer hallerde ilgili soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verecektir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile ilgili hükümler Ceza Muhakemesi Kanununun 172. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca kovuşturmaya yer olmadığı kararına uygulamada takipsizlik kararı veya kısa adıyla KYOK da denilmektedir.

Hangi hallerde Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilebilir?

Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi, söz konusu fiilin suç olmaması, gerçekleştirilen suç konusu eylemin şüpheli tarafından gerçekleştirilmemesi veya aşağıda belirttiğim kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bir başka deyişle; savcılık mercii kişinin veya kişilerin suç işlediği şüphesiyle (basit şüphe) başlatılan ve resen yapılan araştırma, inceleme sonucunda fiilin suç olmadığı  ya da suç konusu somut meselenin, ilgili soruşturma dosyası dahilindeki şüpheli veya şüpheliler tarafından gerçekleştirildiğine dair istatistiksel olarak yüzde ellinin üzerinde bir şüphenin bulunmadığı kanaatinde ise takipsizlik kararı verecektir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararında kişilere; itiraz hakkı, süresi ve itiraz edecekleri mercii gösterilir.

Kovuşturma Olanağının Bulunmadığı Haller:

Söz konusu gerçekleştirilen eylem soruşturulması şikayete bağlı bir suç kapsamında ise; suçtan zarar gören ilgili fiil sebebiyle şikayette bulunmamışsa, şikayette bulunduktan sonra şikayetinden vazgeçmişse veya suç konusu fiilin ve suçu işleyen failin öğrenilmesinden itibaren başlayan altı aylık şikayet süresi geçmişse kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmelidir.
Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Ayrıca onbeş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsiz olanlarında ceza sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu anlamda bu yaş aralığında olan kişilerin suç işlemesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Suç konusu fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren aşağıdaki süre içerisinde soruşturma tamamlanmamışsa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl
Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Bu anlamda soruşturma evresinde şüphelinin ayırt etme gücünün bulunmadığı sağlık raporu ile belgelendirilmesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmelidir.
Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
Şüphelinin işlediği iddia edilen suçun genel affı halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilen şüpheli tarafından, erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.
Yine soruşturulması ve kovuşturulması izne tabi kişilerde (kamu görevlileri vs.) yetkili merci tarafından soruşturma ve kovuşturma yapılmasına izin verilmemesi halinde sürecin soruşturma evresinde olması halinde takipsizlik kararı verilir.
Uzlaştırmaya tabi suçlarda, uzlaştırma sürecinde şüpheli ile suçtan zarar gören anlaşma sağlarsa; ve uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirirse şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Son olarak; şüphelinin  ölümü halinde de takipsizlik kararı verilir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz nereye yapılır?

Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir. İtiraz kural olarak hakimlik makamı kararlarına ve kanunda belirtilen hallerde de mahkeme makamı kararlarına karşı başvurulan bir kanun yoludur. Bu bağlamda burada teknik anlamda bir itiraz bulunmayıp, uygulamadaki adı ile “kovuşturma davası” söz konusudur. İtiraz eden dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olayları ve delilleri ayrıntılı bir şekilde belirtmelidir.
Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
Sulh ceza hâkimliği itirazı yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir. Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz. İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için  CMK 172’nin ikinci fıkrası uygulanır.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı ne zaman kesinleşir?

Kovuşturmaya yer olmadığı kararının zarar görene tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içerisinde bu karara itiraz edilmemesi halinde takipsizlik kararı kesinleşecektir.
Bir diğer durum ise; zarar gören tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararına yönelik Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilmesi halinde ve ilgili Hakimlikçe bu itiraz reddedilirse artık bu takipsizlik kararı kesinleşecektir. Takipsizlik kararının kesinleşmesi; bu karara karşılık artık başvurulabilecek olağan bir yasa yolu olmadığı anlamına gelir.

Kanun Yararına Bozma ve Bireysel Başvuru

Suçtan zarar gören kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesinin ardından süresi içerisinde Anayasa  mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduktan sonra, söz konusu talebin olumsuz sonuçlanması durumunda suçtan zarar gören Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesinleştikten sonra başvurulabilecek olağan dışı yasa yollarından bir tanesi de kanun yararına bozma kanun yoludur. CMK 309 ve devamı maddelerinde düzenlenen bu müesseseye; suçtan zarar görenin veya Adalet Bakanlığının resen başvurusu sonucunda yetkili mercii tarafından söz konusu talep haklı görülürse yine soruşturma açılacaktır.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildikten sonra tekrardan aynı suç hakkında soruşturma yapılabilir mi?

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. Bir başka deyişle; takipsizlik kararı verilen bir suç konusu vakıa ile ilgili tekrardan soruşturma yapılarak kamu davası açılabilmesi için; somut vakıa ile ilgili yeterli şüphe oluşturacak yeni bir delil mevcut olmalıdır. Burada yeni delil; suç konusu fiille ilgili adli makamlarca takipsizlik kararının kesinleşmesinden sonra ele geçirilen, edinilen bir delildir. Ayrıca aynı konu ile ilgili iddianame düzenlenebilmesi için; bu şartlara ek olarak ilgili Sulh Ceza Hakimliğince bu konuda bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere yasa koyucu burada kişilerin hukuki güvenlik hakları kapsamında bir koruma sağlayarak; aynı fiille ilgili ilerleyen zamanda tekrar hakkımda bir soruşturma başlatılabilir mi acaba? Bu konu ile ilgili yargılanma ihtimalim var mı? gibi soruların cevabını içeren bir kanun maddesi düzenlemiş ve bu konuda bireylerin endişelerinin önüne geçmeyi amaçlamıştır.

Ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı nedir?

Esas olarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı arasında hukuki sonuçları açısından bir fark bulunmamaktadır. Ancak açıklamamız gerekirse: şüpheli hakkında birden fazla suç işlediği sebebiyle soruşturma yürütülüyorsa ve soruşturma sonucunda; şüphelinin bu suçlardan biri veya birkaçını gerçekleştirdiği ile ilgili kamu davasını açmaya yeterli şüphenin bulunmaması halinde bu suçlardan dolayı ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Ve burada şüpheli hakkında kamu davasının açılmasını gerektirecek seviyede, yeterli şüphenin bulunduğu suç konusu eylemi gerçekleştirmesi sebebiyle iddianame düzenlenecektir.
Yine, söz konusu suç ile ilgili birden fazla kişi hakkında soruşturma yapılması durumunda; savcılık mercii bu şüphelilerden bazılarının ilgili suçu işlediği yönünde yeterli şüphenin bulunmaması halinde bu kişiler hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verecektir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararının ardından kişinin devletten tazminat talep etme hakkı var mı?

CMK’nın 141. maddesine göre: Suç konusu eylemin gerçekleştirildiği ile ilgili kişiler hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturma sırasında; söz konusu kişiler hakkında kanuna uygun olarak yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbiri uygulanması ve soruşturma sonucunda haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi durumunda; şüpheliler maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. Bu kapsamda kişilerin devletten tazminat talep edebilmeleri için şüpheli sıfatıyla bulundukları soruşturma sürecinde bir takım tedbirlere maruz kalmaları ve bunun sonucunda zarara uğramaları gerekmektedir. Bu şartların mevcut olması halinde tazminat davası açılabilmektedir.

Av. Oktay Altunkaya