Miras, kişinin ölümü ile söz konusu olan bir kavramdır. Kişi hayattayken mirasının varlığından bahsetmek teorik olarak mümkün değildir. Ancak miras bırakan; ölümünün ardından mirasçılar arasında uyuşmazlık olmaması, vefatından sonraki dönemi belirleyebilmek, isteği doğrultusunda mirasının paylaşılmasını sağlamak vs. nedenlerle sağlığında mallarını mirasçılar arasında paylaştırma arzusunda olabilmektedir.
Bu halde miras bırakan tarafından mirasçılar arasında hukuka uygun ve adaletli bir paylaşım yapılması önem arz etmektedir. Mirasçılar arasında adil olmayan ve hakkaniyete aykırı bir şekilde yapılan miras paylaşımları taraflar arasında uyuşmazlığa sebebiyet verebilecektir.
Özellikle uygulamada miras bırakanların mirasçılardan bazılarına daha fazla kazandırmada bulunması, erkek mirasçılara ayrıcalık tanınması, mirasçıların bazılarının saklı paylarının ihlal edilmesi, mirastan yoksun bırakılmak istenmesi, birden fazla kez evlenen miras bırakanın ilk veya sonraki evliliği kapsamındaki mirasçılar arasında muvazaalı işlemler gerçekleştirilmesi vs. durumlara sıklıkla rastlanmaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da miras bırakanın sağlığında mirasçılar arasında miras paylaşımını yapabileceği, yapılan paylaşım sonucunda mirasçıların kazanımlarında önemli ölçüde eşitsizlik bulunmaması ve adil olduğunun söylenebileceği hallerde sağlararası tasarrufların muvazaalı olduğunun iddia edilemeyeceği belirtilmektedir.
İlgili Yüksek Mahkeme kararı şu şekildedir: “Öte yandan, miras bırakanın, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması durumunda, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur (Yargıtay 1. HD., E. 2018/3677 K. 2018/13318 T. 10.10.2018).”
Miras bırakanın sağ iken yapılan paylaştırma işleminin hukuka aykırı olduğunu düşünen mirasçılar; somut durum özelinde muvazaa sebebiyle iptal, denkleştirme (iade), tenkis vs. davaları açabilir. Söz konusu hukuki yollara başvurulması için miras bırakanın ölümü ön şarttır. Yapılan paylaştırmanın muvazaalı olduğu iddiasıyla dava açılması miras bırakan sağ iken de mümkündür. Ancak belirtelim ki; miras bırakan sağ iken açılan tapu iptal ve tescil davası ile işlemin iptal edilmesinin pratikte beklenen sonucu sağlamaması muhtemeldir.
Miras bırakanın sağlığında mirasçılar arasında yaptığı paylaşımın her somut olay özelinde incelenmesi gerekmektedir. Tarafların bu konuya ilişkin uyuşmazlıklarda olası hak kayıpları yaşamamak adına uzman bir miras hukuku avukatından yardım almaları faydalı olacaktır.
Bir örnek vermemiz gerekirse; miras bırakan tek sahip olduğu taşınmazını mirasçılarından birisine satış sebebiyle devrettiğini ve diğer mirasçılarına herhangi bir kazandırmada bulunmadığını varsayalım. Bu halde miras bırakanın asıl amacı ilgili mirasçıya söz konusu taşınmazı bağışlamak ise, söz konusu hukuki işlemin muvazaalı olduğu hususu gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla kazandırmanın tarafı olmayan diğer mirasçılar yapılan işlemin muvazaalı olduğu iddiasıyla tapu iptalini isteyebilecektir.
Ya da örneğimizde miras bırakanın taşınmazı devir sebebini bağışlama olarak belirttiğini varsayalım. Burada miras bırakanın esas niyeti de bağışlama ise yapılan devir işlemi geçerli olacaktır. Dolayısıyla somut durum özelinde mirasçıların denkleştirme veya tenkis talebi gündeme gelebilecektir.
Av. Oktay Altunkaya